top of page

2019 – KADERİN GÖZLER ÖNÜNE SERİLMESİ

Barış İlhan, 31.12.2018

Bu yazıma 2016 yılı için yazdığım yazının bir bölümüyle başlamak istiyorum, çünkü içinde bulunduğumuz durumu ancak bütünlüğüyle anlayabiliriz. O zaman “Kaderimizde Var mıydı?” diye sormuştum:

“Türkiye tarihinde daha önce böyle bir dönemden geçmedik. Türkiye ilk defa Pluto-Pluto karşılığı yaşıyor. 1976-77’de buna benzer bir dönem vardı, ancak bu kadar şiddetli değildi. Şimdiki karşıtlık diğer gezegenlerin de eşlik etmesi ve dünyanın tamamında düzen değişikliğine işaret etmesi ile oldukça şiddetli geçiyor, yani bildiğimiz gibi değil...

Evet bu kaderimizde vardı, çünkü Türkiye’nin doğum haritasında Pluto 1. evde bulunuyor. Bu her şeyden önce halkı sürekli baskı altında, güç tarafından ezilen bir ülkeye işaret ediyor. Kuruluşundan beri halı altına süpürülen sorunların bir gün ortaya çıkarak bir krize neden olacağını gösteriyor. Bir dönüşümün kaçınılmaz olduğunu gösteriyor. Pluto’nun olduğu yerde baskı, manipülasyon, nüfuz etme, dönüştürme, yutma, asimile etme görülür ve bu, kuşkusuz bir ülkenin halkı için iyi değildir.

Ancak 1. evdeki Pluto bir başka konuya daha işaret ediyor. Bunu anlayabilmek için 1. evin ülkenin kendisini simgelediğini düşünmemiz gerekir. Yani ülkenin bedeni, sınırları da burada görülür. Pluto burada bulunduğuna göre, bu, ülkenin bedeninin, yani sınırlarının değişiminin işareti olabilir mi? Evet, tabii ki olabilir, neticede Pluto’nun gücünden bahsediyoruz.

Pluto’nun gücü kendini üç süreçte gösterebilir. Birisi aynı kalmak için direnmek, ikincisi mevcut biçimi dönüştürmek, üçüncüsü de elemek, yani bir tür ölüm... “Bu süreçlerin hepsi yararlı veya zararlı olabilirler. Önemli olan sürecin amacı ve niyetidir.
....

Bu süreçlerin tümünü şimdi bütün yoğunluğu ile deneyimliyoruz. Bu yoğunluk, beladan kurtulmak için ülkenin bölünmesine razı olanların sayısını giderek arttırıyor. Yine sorunları çözmeden aynı kalınması için baskı yapılmasından yana olanlar da artıyor. Öte yandan bu baskıyı reddeden ve dönüşümü talep edenlerin hem sayısı hem de kararlılığı yükseliyor. Ve işler giderek çok ölümcül bir güç savaşına doğru evriliyor. Bunun sonunda, Türkiye Cumhuriyeti ölebilir mi, sınırları değişebilir mi, bölünebilir mi? Neden olmasın? Eğer sağlıklı bir müzakere, hesaplaşma ve arınma sürecine girilemezse, önümüzde bizi Pluto’nun efendisi olduğu cehennem bekliyor. Hatta kapısından girdik bile...

Kuşkusuz yeraltının efendisinin orada bizim için sakladığı cevherler de var. Bu cevherler zenginleşmemizi ve büyümemizi sağlayabilirler, ancak bunun için önce cehennem azabı çekmemiz gerekebilir. Neticede Satürn ötesi gezegenler dünyasal astrolojide uğursuz kabul edilirler. İnsan topluluklarının dönüşmesi, bir insanın dönüşmesinden daha zordur ve dönüşüm mutlaka acı ve yas sonucu olabilir. Ülkenin doğusu uzun zamandır acı çekiyor, bu nedenle dönüşüme razı, ancak ülkenin batısı henüz dönüşümü arzulayacak kadar gerçek bir acı çekmedi. Bu, biraz zaman alabilir. Pluto transitleri asıl etkilerini açı gerçekleştikten birkaç derece sonra gösterirler, dolayısıyla Pluto-Pluto karşıtlığı geçmiş olmasına rağmen asıl işaret ettiklerini 2015’in ortasından sonra deneyimlemeye başladık. Ülkemiz bir anlamda karanlık bir ölüm tüneline girdi.

Bundan kısa zamanda kurtulabilecek miyiz? Muhtemelen hayır. Gökyüzünde ağır hareket eden gezegenlerin çoğunun döngüleri son fazlarını yapıyorlar, yani döngüler kapanıyor. Bunlar arasında halen yaşamakta olduğumuz Jüpiter-Satürn döngüsünü, Satürn-Neptün döngüsünü, 2009-10 yıllarında deneyimlediğimiz Satürn-Pluto döngüsünü sayabiliriz. Bu döngüler 2020’li yıllarda sonlanacaklar. 2020 yılında Oğlak burcunda Satürn-Pluto kavuşumunu yaşayacağız. Ardından Satürn Kova burcuna girecek ve Jüpiter’le kavuşacak. İşte biz gözümüzü o yıllara dikeceğiz ve olanları bekleyeceğiz.

Peki o zamana kadar bizim yapabileceğimiz bir şey yok mu? Kuşkusuz var. Viktor Frankl “bir durumu değiştiremez hale geldiğinizde, kendinizi değiştirme göreviyle karşı karşıya kalırsınız” demiş. Artık öncelikle olup biteni kabullenmek, bunlara anlamak üzere dikkatle bakmak, anlayış göstermek, merhamet etmek ve daha büyük bir ‘iyi’ için birleşmek zorundayız. Bizim kişisel arzularımız, isteklerimiz, huzurumuz önemli değil, biz önemli değiliz. Artık olan biten bizi aştı. Üzerimize karanlıklar çöküyor, bu fırtına şiddetli esiyor. Tek yapabileceğimiz fırtınayla birlikte esnemek, kendimizi buna göre değiştirmek, yanımızda muhtaç olana yardım etmek, elele tutuşmak, yanlız olmadığımızı hissetmek, onlara yalnız olmadıklarını hissettirmek...”

Yukarıdakileri okuduğumuzda dikkatimizi iki konu çekiyor. Birincisi halen karanlık bir tünelde olduğumuz, ikincisi de olan biteni kavrayabilmek için 2020 yılını bekleyeceğimiz. (2020 yılının döngüleri ayrı bir yazıda incelenecek.) Aradaki süreçte ekonomik kriz dahil, çok şey yaşanıyor gibi görünse de, yıllardır yazıp çizdiğimiz üzre, bunlar sürecin doğal seyri. Mevcut yaklaşımlarla daha farklı olamazdı, sadece, daha önceki tavırlar sonucu oluşan, kaderimiz gözümüz önünde kendini açıp sergiliyor, biz de buna ayak uydurmaya çalışıyoruz. Bu durumda yeni bir şeyler yazmak anlamını yitiriyor, insan kendini tekrarlıyor gibi hissediyor. Yine de, günlük detaylarda ne gibi bir atmosferde yaşadığımızı insan merak etmeden duramıyor.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

2019’da Satürn ve Tutulmalar

2019 yılında en dikkati çeken konu “Kaderimizde Var mıydı?” yazısında açıklanan Türkiye’nin Pluto’sunun bu defa Satürn ve Güneş Tutulmaları ile tetiklenecek olması. İlk Tutulma 6 Ocak’ta, ikincisi 2 Temmuz’da gerçekleşecek. Yani 2019 yılındaki Tutulmalar Türkiye’nin 1.ev-7.ev, ben-sen hattında deneyimlenecekler. Bunu halk ve karşıtları, Türkiye ve Müttefikleri ya da düşmanları, veya bölünmüş halkın karşıtlığı, özetle bir tür çatışma ve kutuplaşma olarak düşünebiliriz. Nitekim Kış Solistinin haritasında Türkiye’nin Mars’ının yükselmesi de bu çatışmayı/savaşı işaret ediyor. Türkiye’nin doğum haritasında Mars 4. Evde, yani içeride olduğu için sorunların hem iç, hem de dış kaynaklı olacağını varsayabiliriz. 4. Ev aynı zamanda inşaat sektörünü de simgelediği için bunun 2019’a damgasını vurması da beklenebilir.

Satürn’e geri dönecek olursak, Satürn yılın ilk haftalarında Türkiye’nin Pluto’sunun karşısına geçecek ve eski bir yarayı kanatacak. Arıtılması gereken şeylere baskı yapacak. Pluto daha önceki transit Pluto karşıtlığında o kadar darbe almasaydı, şimdiki harekette büyük bir dönüştürücü gücün ortaya çıkacağını düşünebilirdik, ancak Pluto transiti zaten büyük zarar verdiği için, şimdiki hareketin de çok yıkıcı olacağını düşünmek gerekiyor. Satürn karşıt açıyı yapıp ilerleyecek, yani o noktayı fazla taramayacak, ancak Güneş Tutulmaları Pluto’yu tetikleyip duracaklar ve hemen olmasa bile 1-2 yıl içinde büyük dönüşümlere işaret edecekler. 18-19 yıl önce benzer tutulmalarda ne olduğunu merak ederseniz, AKP’nin kuruluşuna denk geldiklerini görürsünüz. Dolayısıyla şimdiki tutulmalar da AKP için önemli bir dönüm noktası olarak görülüyorlar. (Bu arada yazmadan geçemeyeceğim. 2001 yılında bu tutulmalar olurken Sabiha Gökçen havaalanı hizmete girmiş. Bu yıl da İstanbul havaalanı hizmete girecek.)

 

Kış Soltisti Haritası

Astrolojiye göre Yeniyıl 31 Aralık’ta değil, Bahar Ekinoksunda başlar. Ancak bazı kültürler 21 Aralık’ta Kış Soltistinde de başlatır. O zamanın doğum haritası çıkartılarak önümüzdeki yıl için yorumlanır. Bu yılın haritasına baktığımızda Terazi burcunun yükseldiğini görüyoruz. Türkiye’nin Mars’ının burada olduğunu söylemiştik. Terazi’nin yükselmesi dengeyi, ölçüyü tutturmanın, adil olmanın önemini vurguluyor. Terazi’nin yöneticisi Venüs kaynaklar evi olan 2. Evde, Akrep burcunda zarar görüyor. Yani halk güçsüz, ekmek parasının çıkartmaya, hayatta kalmaya çalışıyor. Venüs’ün yöneticisi Mars Balık burcunda, 6. Evde, özveri ile çalışmaya, bazı durumlarda köleliğe işaret ediyor. Yanındaki Kayron ile sıkıntılı olduğunu görüyoruz. Onun yöneticisi Jüpiter medya ve komşular evi olan 3. Evde Yay burcunda güçlü durumda. Ancak her belanın altından çıkan Antares’in üzerinde duruyor. (Antares’le ilgili okumak için yazının sonundaki linki tıklayın) 6. ev aynı zamanda orduyu, silahlı kuvvetleri temsil ettiğine göre, onun yöneticisinin komşular evinde olması hemen aklımıza Fırat’ın Doğusuna operasyonu getiriyor. Nitekim Jüpiter Antares’in üzerine gelir gelmez, iktidar bu operasyondan bahsetmeye başladı. Ancak Amerika’nın Suriye’den çıkacağını açıklaması şimdilik bu operasyonu erteledi. Haritaya baktığımızda yurtdışını temsil eden Merkür’ün hemen Jüpiter’in yanında olduğunu görüyoruz. Merkür Yay burcunda zararlı konumda. Her ne kadar Amerika’nın açıklamaları rahatlatmış gibi görünse de bu konuda açık olmadığını, zararlı başka işler peşinde olduğunu düşünebiliriz.

Haritada iktidarı temsil eden 10.evde Yengeç burcunu görüyoruz. Bu bize ilk etapta iktidarın geçmişin etkisiyle, milli duygulara hitap ettiğini gösteriyor. Ancak bir dalgalanma söz konusu. Yengeç’in yöneticisi Ay 9.evde, yani iktidarın 12. evinde sıkıntılı durumda. Zaten peregrin. Güçsüz, takatsiz durumda. Onun yöneticisi de Merkür, yani iktidar yabancı güçlerin etkisi altında görülüyor. Bu da bizi tekrar 3. eve, komşulara götürüyor. İçinde bulunduğumuz koşullarda Suriye, Irak konusu üzerinden yabancıların etkisi altındayız.

Haritanın diğer güçlü gezegeni Satürn 4. evi (muhalefet) ve 5. evi (gençler, meydanlar) yönetiyor. Bu durumda muhalefetin güçlü olduğunu düşünebiliriz, ama hangi muhalefet? İşte bunu bilemiyorum. Ancak haritanın Yükselen’inde Türkiye’nin Mars’ının bulunduğunu söylemiştik. Bu Mars genellikle Kürtleri temsil ediyor. Geçmişte incelediğimiz hareketlerde ne zaman Mars tetiklense Kürtlerle ilgili bir olay oluyordu. Bu durumda, her ne kadar okuduklarımız buna işaret etmiyorsa da, acaba Kürtler mi güçlü diye sormadan edemiyoruz. Göreceğiz....

 

Mars Türkiye haritasında 11.evi yöneterek parlamentoyu da simgeliyor. Gerçi parlamento zaten işlevsiz durumda, ama bugün İçişleri Bakanı bir açıklama yaparak bu konudaki bütün kuşkuları ortadan kaldırdı. 24 Haziran’da yürürlüğe giren anayasal düzenlemeleri ‘istiklal sistemi’ diye niteleyerek “Bu yeni sistemde Türkiye artık eskisi gibi hükümetlerin yıkılıp bozulacağı, birtakım operasyonlarla alt üst edilebileceği bir anlayış yoktur. Artık koalisyonlar, Meclis’teki sayılar bir önem taşımamakta” dedi.

Mars ayrıca 11.evi yöneterek ülkenin hazineisini de temsil ediyor. Haritada zaten halkın finansal sorunlarla boğustuğunu görmüştük. Mars’ın yükselmesi hazinenin de başlı başına sorun kaynağı olacağına işaret ediyor.

 

Jüpiter

Kış Soltisti haritasından bağımsız olarak Jüpiter’e baktığımızda, Türkiye’nin doğum haritasında Jüpiter iktidarı ve orduyu, Satürn de açık düşmanları temsil etmektedir. Şimdi her ikisi de yönettikleri burçlarda güçlü durumdalar. Jüpiter Yay’da iyimserlik ve güvene işaret ediyor. Bu güvenle büyük işlere kalkışılabilir, ancak 2019’un Aralık ayında Jüpiter Oğlak burcuna girerek bütün gücünü kaybetmekle kalmayacak, aynı zamanda düşmanın, rakibin gücü altına girecek, dolayısıyla aşırı güvenle atılmamakta yarar var. Bu, kişisel her tür konu için de geçerli. Temkinli ilerlemek lazım.

Son olarak 6 Ocak’taki Güneş Tutulmasının Satürn ile Pluto’nun orta noktasında gerçekleşeceğini, bunun da Jüpiter’in Antisciasının üstüne geldiğini söylemek gerekiyor. Yani açıkça görülmeyen şekilde ahlak, din, inançlar, yasalar ve iktidar tuttulmuş oluyor. Ve oldukça gerilimli bir enerji ortaya çıkıyor. Bakalım nasıl tezahür edecek.

Kişisel olarak, hemen telaşlanmayın, bir tutulmanın sizi ilgilendirmesi için ya tutulmanın yaşadığınız yerden izlenmesi ya da doğum haritanızdaki bazı noktaların bu tutulma ile tetiklenmesi gerekir. Bir tutulmanın etkisi üç ay öncesinden başlar ve genellikle iki yıl sürer. 6 Ocak’taki tutulma en çok Ocak’ın ilk iki haftasında doğanları ilgilendirecektir.

2019’da her şey gönlünüzce olsun!

 

2019.jpg
bottom of page