top of page

Satürn Kova’yı Sever

 

Çıplak gözle görebildiÄŸimiz en son gezegen olan Satürn çaÄŸlar boyunca güneÅŸ sistemimizin sınırını çizmiÅŸ ve bu nedenle sınırları temsil etmiÅŸtir: yaÅŸamımızın sınırı, görüÅŸ açımızın sınırı, bedenimizi sınırı (deri) ve kiÅŸisel davranışlarımızın sınırı (yasa). Satürn “ne ekersen onu biçersin” prensibi ile yaptığımız seçimlerin sonuçlarını kabullenerek öÄŸrenmemizi ve olgunlaÅŸmamızı gözetir. Her ÅŸeyin arkasındaki yapı veya iskelettir. Sınırları, engelleri, korkuyu, utancı, somutlaÅŸtırmayı, sınırlandırmayı, zorunlulukları, sorumlulukları, disiplini, görevleri, gerçekliÄŸi, kasılmayı ve gecikmeleri temsil eder. Fiziksel bedende deriyi, kemikleri, diÅŸleri ve dizleri simgeler. Dizlerimizle hayatın gerçekliÄŸi karşısında mütevazi bir biçimde eÄŸiliriz ve bazen ilerleyebilmek için önce diz çökmek zorunda kalırız.

 

Satürn'ün sembolü bir haç altında duran hilaldir. Haç maddesel dünyanın, hilal ise ruhun simgesidir. Hilalin maddenin altında bulunması fiziksel kısıtlamaların ve sınırların ruhun içsel ifadelerinden önce geldiÄŸinin göstergesidir. Dolayısıyla Satürn'ün glifi fiziksel olanın kısıtlarını ve kaderini sembolize eder. Ä°nsan ruhu büyümek ve bilinçlenmek için bu kısıtlardan geçmek zorundadır. Kısıtlar çeÅŸitli biçimlerde görülebilirler; saÄŸlığımız bozulabilir, depresyon nedeniyle iÅŸlev göremez hale gelebiliriz, parasal sorunlar elimiz kolumuzu baÄŸlayabilir, günlük hayatımızda sorumluluklarımız boÄŸucu hale gelebilir, bazı kayıplar yaÅŸayabiliriz, kendimizi baÅŸarısız hissedebiliriz. Bazen bu kısıtlar katlanırlar, örneÄŸin parasal sorunlar evliliÄŸimizde ciddi bir anlaÅŸmazlık doÄŸurabilirler. Asıl sorunun ne olduÄŸunu göremeyebiliriz. Bu noktada hayatımızın gerçekliÄŸi ile, hayallere kapılmadan, yüzleÅŸmek ve bu sonuçların gereklerini yapmak zorunda kalırız. Bu sorunlarla boÄŸuÅŸurken kendimizi kimsesiz ve yetersiz hissederiz. Ancak sabır, dayanıklılık, engeller karşısında kararlılık, sistemli çalışma, doÄŸru zamanda doÄŸru adımları atma gibi özellikleri kullanarak bu zorlukları aÅŸarız. Ölümsüz ruhumuz bu ölümlü dünyada ve bedende kendini tezahür ettirmek için mücadele ederken, bilinçli akılımız da kim ve ne olduÄŸumuzu inÅŸa etmeyi ve bu uÄŸurda gerekirse hayatın gerçekliÄŸi ve bu maddesel dünyanın kısıtları karşısında diz çökerek adım adım ilerlemeyi öÄŸrenir. Ä°ÅŸte bu Satürn, bir süredir yöneticisi olduÄŸu OÄŸlak burcunda ilerliyordu. Yol üzerinde ileri geri hareketlerle Jüpiter ve Pluto ile raks ederek nihayet Kova burcuna ulaÅŸtı.

 

Satürn’ün OÄŸlak’taki hareketi bütün dünya için yorucu oldu. OÄŸlak burcu kış gündönümünde baÅŸlar. O gün geceler en uzun, gündüzler en kısadır. Yani karanlık çok güçlüdür, umutlar tükenmiÅŸtir, sanki aydınlık hiç gelmeyecek gibidir. Hemen ertesi gün gündüzler uzamaya, güneÅŸin ışığı gökyüzünde daha uzun görünmeye baÅŸlamasına raÄŸmen, kuru ve soÄŸuk doÄŸası ile OÄŸlak burcu adeta yaÅŸamı kısıtlayan buz gibi, dar bir tünelden geçiÅŸi simgeler. 21 Aralık’ta baÅŸlayan kırk günlük döneme Erbain ya da halk arasında Zemheri denir. Eskiden 31 Ocak’ta erbainin çıkması ile halk arasında kurbanlar kesilir ve bu günler hasta olmadan, sıhhatli atlatıldığı için Allah’a ÅŸükredilir; eÅŸe-dosta ziyafetler verilirmiÅŸ. Erbain, ÅŸiddetli soÄŸukların, ayazların yaÅŸandığı, özellikle yaÅŸlılar için çok tehlikeli günlerdir.

 

Bu dönemin sonunda dünya üzerinde bu zorlu süreçten kurtulup hayatta kalanlar için yeni bir dönem baÅŸlar. Kova burcunun sıcak ve nemli doÄŸası, kayıp ve ölümlere raÄŸmen yaÅŸamı onarmaya baÅŸlar. KuÅŸkusuz hiçbir ÅŸey eskisi gibi olmayacaktır. Artık geçmiÅŸ kayıplarıyla geride kalmıştır. Satürn bu defa bir baÅŸka görevle kolları sıvamıştır. Klasik astrolojide Satürn Kova burcunun da yöneticisidir. Hatta sıcak ve nemli doÄŸası nedeniyle aşırı kasılma, buz tutma gibi özelliklerini yumuÅŸattığı için Kova burcunu daha çok sever. Burada daraltarak yapılandırma iÅŸlevini daha rahat ve hasatsız yerine getirebilecektir.

 

Yine de hemen fazla ümitlenmeyelim, bahara daha çok var.

Yarın Jüpiter’le Kova’da buluÅŸmalarını konuÅŸacağız...

 

Barış İlhan, 19.12.2020

bottom of page